Cuma, Mayıs 26, 2006

Sevgilim İyileşiyor



Bugün işim olduğu için buraya az yazabileceğim ama resim koyacağım 1-2 tane. Hüseyin'imin hastalığı daha iyi durumda, artık işe gidebiliyor hatta bugün epeyi bir yoğun. Şuanda canım sevgilimin büyükbabası ameliyat oluyor, inşallah çok iyi geçiyordur. Akşamüstü Hüseyin'in işleri bitince onu görmeye hastaneye gideceğiz. Büyükbabanın ameliyatı dolayısıyla bizim nişanımız biraz ileri tarihe atılacak. O yüzden 3'ünde olmayacak şimdiden haber vermek istedim.
Bugün buraya yine sözümüzden bir resim koyacağım, hem anne ve babalarla hemde Hüseyin'ime kahvesini verirken.
Aşkım sevgilim bitanem seni çok ama çok seviyorum. Sen benim herşeyimsin...

Salı, Mayıs 23, 2006

SÖZLENDİK :)))


Sonunda sözlendik...
Hemen kısaca o akşamı anlatayım, ben tabiki yine çok heyecanlandım ama bu heyecan o kadar güzeldi ki anlatamam. Biz toplamda 10 kişiydik, Hüseyinler de 13 kişi geldiler (Ceren ve Ali Yasin'i saymazsak). Ben, ablamlar ve kardeşim sayılan Tulu ile epeyi bir koşturduk. Kahveydi, yemeklerdi, çay servisiydi derken yorulduk. Benim yorulmam önemli değil ama diğerleri de yoruldular ama onlar olmasa çok kötü olurdu. Onlara burdan çok ama çok teşekkür ederim. Hüseyinler 8,5-9'a doğru geldiler. O saate kadar ne heyecanlar yaşadım tahmin bile edilemez. Hatta bir ara babam benim heyecanımı görünce beni kızdırmak için vazgeçtiler diye beni kızdırdı. Herneyse akşam çok güzel geçti, isteme anında Hüseyin'in babası epeyi bir heyacanlanmış (Hüseyin öyle dedi, ben farkında bile değildim), ama asıl heyecanı Hüseyin'in babası bana yüzüğü takarken yaşadım. Hamit amca (yani Hüseyin'in babası) yüzüğü takarken "biz gelin değil kız alıyoruz, eskiden de seviyordum seni ama şimdi daha çok sevdim" deyince ağlamamak için zor tuttum kendimi. Cidden çok güzel bir konuşmaydı.
Herneyse gece 11,30 sularında da bitti. Herşey çok ama çok güzledi...
Ertesi gün sevgilime nazar değdi ve askerden geldiğindeki gibi hastanedeydi ve serum verdiler ona. Yine potasyumu eksilmiş, yine midesini ve bağırsaklarını üşütmüştü. Doktor gıda zehirlenmesi diye düşündü. Kaç gündür evde ve halsiz bir şekilde yatıyor.
Aşkım biran önce iyileş, ben seni hasta görmeye hiç dayanamıyorum. Seni çok ama çok seviyorum.
Not: Geçen sefer yazdıklarım galiba yanlış anlaşılmış, insanlar bizim hakkımızda dedikodu yapıyorlar ama bizim Hüseyin'le hiç bir problemimiz yok. Aksine insanlar konuştukça biz birbirimize daha da çok bağlanıyoruz ve Angelheart'ın yazdıklarına tamamen katılıyorum.
Şimdilik bu kadar...
Resim koyuyorum sonunda :)

Perşembe, Mayıs 18, 2006

Söze 2 Gün Kala

Öncelikle uzun zamandır yazamadığım için çok üzgünüm, yine işler güçler derken burayı epeyi bir ihmal ettim (ama sevgilimi ihmal etmedim). Pazartesi amcam ve yengem geldiler ve günlerdir biz ablama gitmiyoruz onlar bize geliyor. Dolayısıyla bu aralar yoğunum. İş konusuna gelince henüz bir gelişme yok malesef. Hala arıyorum, bu hafta 2 tane ilan bulabildim sadece. 2 tane çünkü ben her ilana başvurmuyorum. Elektronik mühendisi epeyi bir aranıyor fakat onlardan 3 tanesi erkek arıyor, 5-6 tanesi satışcı arıyor. Kısacası benim beğeneceğim ilan sayısı çok aza iniyor. Ben ciddi ciddi elektronik mühendisliği yapmak istiyorum ama bu gidişle zor gibi görünüyor. İllahaki mühendislik yapmak istememin sebebi okulu bitirebilmek için çok uğraştım ve boşuboşuna mühendislik eğitimi almadım ve bunu kendime ispat etmek istiyorum. Herneyse bu konuda ki düşüncem bu şekilde...
Hüseyin'ime gelecek olursam, bu aralar onun da canını sıkmaktan başka birşey yapmıyorum. İnsanlar benim canımı sıktıkça bende en yakınımdakine saldırıyorum galiba, daha doğrusu ben ağladıkça onunda canı sıkılıyor. Yani herşey göründüğü gibi süt liman değil. Evlenmek üzere olan herkese bu tarz karışmalar olurmuş ama bize yapılan benim çok sinirlerimi bozuyor. Bende sürekli ağlıyorum ve Hüseyin'imi üzüyorum istemeden de olsa. Hemen kısaca ne olduğunu yazayım, her kafadan bir ses çıkıyor ve benim ailemden kişiler benim için endişelendiklerini öne sürerek Hüseyin'imi eleştiriyorlar. Bende tabiki buna çok üzülüyorum. Benim sevgilimi, benim sevdiğim, benim eşim olacak dediğim kişiyi kimse eleştiremez hemde bu eleştiri ben o ortamda yokken, dedikodu boyutunda ise bu hiç olamaz... Yazdıkça sinirleniyorum o yüzden bu konuyu burada kapatmak istiyorum. Eğer sinirden yanlış yazdıysam cümle düşüklüğü olduysa affola.
Biraz da güzel konulardan bahsedeyim; 2 gün sonra yani bu Cumartesi beni istemeye geliyorlar ve ben tabiki çok heyecanlıyım. Yine kızarıp bozaracağım kesin. Dün annemle hazırlıklara başladık, su böreği, baklava, dolma, kurabiye, salata, poğaça,... gibi şeyler yapacağız, ancak yetiştiririz. Demin anlattığım problemler olmasa bu heyecanlar çok zevkli ama uzaktan da olsa akrabaların karışması cidden insanın canını çok sıkıyor. Kısacası bu haftasonu sözlenmiş olacağız ve insanlar ne konuşurlarsa konuşsunlar biz evleneceğiz. Aslında insanları takan biri değilimdir ama insan yinede üzülüyor işte. Cumartesinin resimlerini buraya en kısa zamanda koymaya çalışacağım.
Aşkım bu aralar istemeden de olsa seni de üzüyorum, çok özür dilerim. Seni herşeyden çok seviyorum. Sen benim biricik müstakbel eşimsin...

Çarşamba, Mayıs 10, 2006

Aşkımı Özledim :)

Bizim sayemizde buraya yorum yazan sıkı takipçime İlker diye biri aşık olmuş, daha doğrusu aşk değilde yazılarını okuyunca heyecenlanıyormuş. Bu duruma sıkı takipçim ne der bilmiyorum ama bence çok ilginç birşey bu. Bu konuda yorum yapmak ban düşmez, o yüzden hadi hayırlısı diyorum sadece.
Aşkımı özledim diye başladım yazıma çünkü aşkımı en son cumartesi gecesi gördüm ve bu akşam onu görmeyeli 4 gün olacak. Kısacası aşkımı çok özledim ama onun bu aralar işleri o kadar yoğun ki evine bile zor gidiyor. Bu kadar yoruluyor diye çok üzülüyorum, umarım iyi sonuçlar elde edilir. İşi çok ama çok iyi olur. Bende günlerdir ablam ve onun depresyonuyla ilgileniyorum, dün onlarda kaldım, belki bu akşamda kalırım çünkü yarın doktora gideceğiz beraber. Doktordan sonra da Beykoz'da bir yere iş görüşmesine gideceğim, bakalım ne olacak. Cumada İmesin orada bir yere gideceğim. Zannedersem iki yerde ufak çapta yerler, yani benim istemeyeceğim türde yerler ama ummadık baş taş yarar derler. Gidince göreceğim artık nasıl olduğunu...
Herneyse şimdi misafirlerimiz geldi, sonra yine yazarım. Aşkım bitanem canım herşeyim seni çok seviyorum ve çok özledim...

Pazartesi, Mayıs 08, 2006

Selamlar

Arkadaşlar merhaba,
Öncelikle sıkı takipçime çok yüklenildiğini düşünmekteyim. Şunu belirtmeliyim ki ben bu blogu Hüseyin askerden geldikten sonra devam ettirmemeyi düşünürken, benim sıkı takipcim olan (yani merhaba Selincim diye başlayan) kişi bir gün bana bu blogun Vatan gazetesinde çıktığını söyledi ve yeni haberlerimizi beklediğini söyledi, bende onun üstüne yazmaya devam ettim. Bugün burada yazıyorsam onun payı büyüktür, hemen belirtmek istedim.
Bir daha yinelemek istiyorum ki bu blogda tartışmaların olması cidden canımı çok sıkıyor. Ben burayı mutluluğumu, sevgimi Hüseyin'imle paylaşmak için başlattım ama lütfen beni üzecek yorumlar yazmayınız. Tartışmak için bir sürü forumlar var, oralara girip istediğiniz konuda tartışabilirsiniz arkadaşlar. Sizlerin bu blogu okuması ve beğenmesi cidden çok hoşuma gidiyor ama birde şu ufak tefekte olsa tartışmalarınız olmasa.
Herneyse Hüseyin'imle Cumartesi beraberdik ve yine çok mutlu, huzurlu, neşeli saatler geçirdik. Beraber Natilusa gittik ve Mission Impossible 3 'yi seyrettik, ben beğendim. Bence epeyi bir heyecanlıydı, zaten aksiyon filmelri hep sevmişimdir. Bu filmler biraz abartı olsa da yine heyecan verici ve sürükleyici olduğu için beğeniyorum ben. Bir dahaki sefere İçerideki Adam'a gideceğiz, çok güzel diye duymuştum. Bu arada gitmeyenler için Buz Devri 2 süperdi, tavsiye ederim animasyon sevenlere...
Aşkım bitanem seni çok ama çok seviyorum. Bu arada bugün bizim 16. ayımız bitti. Her geçen 16 ay için Aşkıma çok teşekkür ederim. Hepsi birbirinden güzeldi ve ben her geçen gün onu daha da çok seviyorum...

Perşembe, Mayıs 04, 2006

Yorumlara...

Nete öylemesine girmiştim ama yorumlarınıza cevap yazmadan dayanamadım, öncelikle Amerika ve Avrupa konusunda yanlış anlaşılmışım hemde en sıkı takipçim tarafından. Tabiki Amerika ve Avrupa daki herkes için bencil demedim. Çoğu öyleler diye düşünüyorum, senin Arnavut olman benim senin için de aşktan anlamadığını düşünüyorum demek değil. Bu arada her Türk de aşktan anlıyor gibi bir genelleme yapamam. Ama genel olarak sevgiye önem verildiğini söyleyebilirim.
Bu konuya açıklık getirdikten sonra iş konusunda yine hüsrana uğradığımı söylemek istiyorum. Geçen gün gittiğim görüşme malesef olmadı ve ben çok ama çok üzgünüm.
Onun dışında arkadaşlar çok rica edeceğim, burası tartışabileceğiniz bir forum olarak hazırlanmadı. Bu aralar sinirlerim çok bozuk olduğu için cidden bu tarz yorumlar okumak istemiyorum. Bu blog aşk ve sevgi üstüne.
Aşkım'ın yemeğe çıkması konusunda bir yorum yapılmış ama bence epeyi komik bir yorum, kızmadım yani. Hüseyin'in yemeği iş yemeğiydi ve beylerleydi. Bayanlarla olsa da ben Hüseyin'i asla böyle bir konu da kıskanmam. Ben kendime ne kadar güveniyorsam ona da o derece güveniyorum yani siz rahat olur. Güvensiz bir ilişki değil bizimkisi...
Aşkım şu zor günlerimde yanımda olduğun için, her ağlamam da bana çok güzel destek olduğun için, benim olduğun için çok teşekkür ederim. Seni çok seviyorum bitanem

Çarşamba, Mayıs 03, 2006

Yorumlara İstinaden

Bir önceki yazıma yapmış olduğunuz yorumlar için çok teşekkür ederim. Sanki günden güne okur sayısı artıyormuş gibi geliyor bana. Okur sayısını tam bilemesem de yorum yapan sayısı gerçekten de epeyi bir arttı. Türklerin aşka ne kadar önem verdiğini ve gerçekten aşksız hayatın anlamsız olarak düşünüldüğünü çok iyi anladım. Aşka ve gerçek sevgiye bu kadar önem veren bir toplum olduğumuz için bir kere daha Türk olmamla gurur duydum. Şimdi ne alaka diyeceksiniz ama bence çok alakalı. Amerikada veya Avrupa ülkelerinde sevgi bizdeki gibi ilk sırada değil. Amerika da bencil, kendilerinden başkasını düşünmeyen, çıkarcı, yalancı insanlar var. Malesef hemen hemen tüm gençlerin özendiği Amerika ve Avrupa hiç öyle özenilecek gibi değil, aksine onların bizden özenmesi gereken çok şey var. Bu konuda bir sürü şey yazılır ama bu blogun amacı bu konular değil.
Hemen Hüseyin'ime döneyim ve onu ne çok sevdiğimi hatırlatayım. Dün akşam 9 gibi bize geldi ve babamın işleriyle ilgili birileriyle görüştüler. O sayede bizde görüşmüş olduk ama bu akşam görüşemeyeceğiz çünkü onun işiyle ilgili birileriyle yemeğe çıkacaklar. Yani geç saatte ancak evine gider. Bugün buraya birşeyi daha yazıp son vereceğim yazıma.
Bugün çok istediğim bir yere iş görüşmesine gittim, inşallah olur. Lütfen benim için dua edin.
Aşkım bitanem seni çok ama çok seviyorum. Sen benim hayatımın aşkısın...

Pazartesi, Mayıs 01, 2006

Söze 20 Gün Kala...

Uzun zamandır buraya yazmama rağmen yorum gelmemesi artık blogumun ilgi görmediği izlenimini verdi bana. Kimse merak etmesede ben yine de yazmaya karar verdim. Bir de şöyle bir şeye karar verdim; ben buraya belli olduğu zaman nikah tarihini, saatini yazacağım ki bu blogu okuyanlar ve yorum yazanlar nikahımıza gelebilsinler ve o mutlu günümüzde yanımızda olabilsinler. Tabi gelmek istemeyebilirsiniz ama ben yine de yazmayı planlıyorum. Bilindiği üzere 20 Mayıs'ta istemeye gelecekler yani sözlenmiş olacağız (bana göre çok gereksiz hem söz hem de nişan ama annem isteme olmadan olmaz dedi), 3 Haziran'da da nişanlanacağız.
Onun dışında ne gibi gelişmeler var hayatımızda hemen anlatayım, geçen hafta Hüseyin'in Romanya'da yaşayan dünya tatlısı kuzenleri Melek ve Meral'le beraberdik. 22'sinde İstanbul'a geldiler ve süper bir hafta geçirdik beraber. Cumartesi akşamı dördümüz Çamlıca tepesindeydik, Pazar günü Hüseyin'in ablası Didem'de kahvaltıdaydık (epeyi kalabalıktık), öğleden sonra Aliler'de mangaldaydık, Pazar akşamı da Taksim'deydik. Salı günü kızlarla salı pazarını 6 saat gezdikten sonra akşamında Hüseyinler'de yemek sonra da Moda da dondurma.... bir iki program daha cumartesiye kadar. Kuzenler Cumartesi 17.00 de yola çıktılar ve gittiler malesef :(
Kızlardan biraz bahsetmek istiyorum çünkü uzun zamandır tanıdığım en sıcak insanlardı. Sanki kırk yıllık arkadaşmışız hatta kuzenmişiz gibi davrandılar bana. Zaten yanlarında bir sürü hediyeyle gelmişler ve sürekli gülümseyen yüzleriyle geçen haftamızı gerçekten çok mükemmel geçirmemizi sağladılar. Buradan onlara çok teşekkür etmek istedim. Kızlar buraya hep gelin, ben sizi çok sevdim :)
Bu haftasonunun bir diğer programı ise hep gittiğimiz kuzenim Esra, manevi abim Özgür ve yeğenim Koraylardı. Yine çok güzel bir haftasonu geçirdik (herzamanki gibi). Esracığım ve Özgürcüğüm herşey için çok teşekkür ederiz, herşey her zamanki gibi kusursuzdu, iyiki varsınız.
Kısacası güzel günler geçiriyoruz, hemde bu kadar sıkıntımız olmasına rağmen. Sıkıntılarımız bilindiği üzere, benim işsiz olmam, iş bulamazsam evlenemememiz, Hüseyin'in işlerinin daha da bir düzene girmesini beklememiz gibi...
Şimdilik benden bu kadar, Aşkım bitanem sevdiğim sevgilim herşeyim seni çok ama çok seviyorum. Sen benim herşeyimsin ve her zaman öyle kalacaksın...