Çarşamba, Ağustos 31, 2005

Son 9 Gün


Canım sevgilime kavuşmama sadece 9 gün kaldı. Bu aralar buraya yazacak pek bir şey bulamıyorum, sanki her yazdığım şey aynıymış gibi geliyor. Hep Hüseyin'i çok sevdiğimden, onu ne kadar özlediğimden bahsedip duruyorum çünkü bunlardan başka bir şey düşünemiyorum. Az önce kandil için Reyhan Teyzeyi aradım, hangimiz daha kötüyüz tam karar veremiyorum. Allah ikimize de sabır versin. Birimiz ağlamaya başlasa kırk saat ağlarız gibi geliyor. Dün Reyhan Teyzeyle konuştuklarında Hüseyin'in sesi kötüymüş, meğerse canım sevgilim hastaymış. Gelibolu çok rüzgarlı olduğu için üşütmüş :( Umarım çar çabuk iyileşir, gerçi ben hem dün hemde bugün konuştum, bana sesi gayet iyi geldi ve hiç bir şey de söylemedi hasta olduğuna dair. Şimdilik bu kadar yazıyorum, aşkımı çok seviyorummm

Pazartesi, Ağustos 29, 2005

11 Gün Kaldı



Bugünü saymazsam Aşkımı tam 11 gün sonra görebileceğim. Geçen gün patronuma sordum ayın 9'unda izin alabilir miyim, Hüseyin'in yemin töreni var dedim ama izin vermedi ve Cumartesi gidersin dedi. Ben şaka yaptığını düşünüyorum, yapmıyorsa da kendi bilir. Ne olursa olsun gideceğim, rapor alırım bir şey yaparım. Zaten gidemezsem deliririm, deli raporu alırım en kötü ihtimalle :)
Neyse haftasonları Hüseyin'siz o kadar garip geçiyorki anlatamam. Bu haftasonu da öyleydi, Cumartesi ablam Hayoşlardaydık, sonra da caddeye yürüyüşe çıktık (Barkın bebeği gezdirdik). Caddede aşkımsız yürümek hiç eğlenceli değil diye düşünürken Hüseyin aradı. Ama malesef sesini duyamadım, sonra kırk saat vızıldadım ve keşke evde otursaydım da doğru dürüst konuşabilseydik diye düşündüm. Cumartesi bir daha aramadı ama Pazar günü aradı ve konuşabildik. Zaten Cuma günü de konuşabilmiştik, keşke her zaman her gün konuşabilsek. Bir an önce acemiliği bitse de benim de onu arayabileceğim bir numara olsa artık.
Cuma günü aradığında denize gireceğinden bahsetti. Her Cuma onları denize götürüyorlarmış, hep beraber kıyıya gidiyorlarmış, havlular yere deniyormuş sonra da istikamet deniz (bayağı komik bir durum). Yani aşkımın askerliği epeyi güzel geçiyor gibi geldi bana. Zaten sesi de çok iyi geliyor, umarım gerçekten iyidir. Bir tek dün konuştuğumuzda sıkıldığını söyledi, özellikle haftasonları çok sıkıcı oluyormuş. Neyseki bundan sonakilerde ben gidebildiğim kadar çok gideceğim, böylece sıkılmamış olacak.
Bugünlük bu kadar yazıyorum, epeyi işim var.
Ama bitirirken şunu yazmadan edemeyeceğim tabiki, Aşkımı çok seviyorum ve artık onsuzluğa cidden dayanamıyorum...
Not: Resim biz Nora'da çalışırken ve daha çıkmaya başlamadığımız dönemde yani benim platonik olarak aşık olduğum dönemde çekilmişti. Benim yanımda ki (tanımayanlar için) Faruk Abi.

Cuma, Ağustos 26, 2005

Tam 2 Hafta Kaldı


Aşkıma kavuşmaya tam 2 hafta kaldı. Bu sabah onu ilk gördüğümde ne yaparım diye düşündüm. Sevinçten ağlayabilirim gibi geldi ama sonra düşündüm de ağlarsam o kötü olur diye kendimi tutmam lazım (umarım ağlamam). Eminim bu iki hafta onun için çok daha zor geçmiştir ama benim için de gerçekten çok zordu.
Onsuz hiç bir şeyin anlamı yok. Dün Şebnem Ferah'ın konseri vardı. İşten arkadaşım gitti, bana da söyledi ama ben istemedim çünkü aşkımsız Şebnem Ferah'ı dinleyemezdim. Aylardır sürekli beraber dinledikten sonra şimdi onsuz konsere gitmek benim için imkansızdı. Hüseyin bir gelsin de elli kere gideriz. Zaten bir gelsin de...

Bir yandan yemin töreni için 2 hafta kalmasına seviniyorum ama bir yandan da yemin töreninden sonra daha 4,5-5 ayı düşündükçe ne yapacağımı bilemiyorum. Şu anda sadece onu görüceğim anı düşünsem en iyisi zannedersem. Keşke askerlik hiç olmasa veya sadece 1 ay olsa, ayın 9'unda yemin töreni zamanında askerliği bitse herhalde dünyalar benim olurdu. Ama nerdeee...

Bugünlük yine bu kadar yazıyorum, aşkımı çok çok ama çok seviyorum

Çarşamba, Ağustos 24, 2005

Çok Özledim Çokkk


Dün akşam saat 8 de ben ablamlarda mutfakta yemek yaparken Hüseyin aramış ve ben salağı telefonumun sesini kısıkta unuttuğum için (iş yerinde yasak) duymadım ve yaklaşık 15 dakika bu yaptığım salaklıktan dolayı sinirimden neredeyse ağlayacaktım ki Hüseyin aradı ve gittiğinden beri olan en uzun telefon konuşmamızı yaptık, tabi ki acayip güzeldi. Ayın 9'unda neler yapabileceğimizin hayalini kurduk, umarım gerçekleşebilir. O hayaller bile insanı acayip mutlu ediyor. Bütün askerliği boyunca kesin Gelibolu'da olacağını söyledi, ben de ona, o zaman bende her hafta sonu orda olurum dedim. Tabi bu çok zor ama yine de düşüncesi bile çok güzel. Tam 16 gün sonra onu görebileceğimden dolayı çok heyecanlıyım. Onu düşünmediğim bir anım bile geçmiyor desem yalan olmaz.
Daha ne yazacağımı bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, Hüseyin'i çok ama çok çok çok özledim.
Şu anda yanımda olması için neler vermezdimki...

Salı, Ağustos 23, 2005

Benim Sevgilim Dünyanın En Şeker Erkeği


Canım sevgilim sen dünyanın en şeker, en mükemmel, en tatlı, en kusursuz,... en erkeğisin. Post'a neden böyle başladım çünkü yaklaşık yarım saat önce aradı beni ve telefonu kapattığımız andaki hislerim bunlardı, onları yazayım dedim. Beni yine rüyasında görmüş, telefon kartının kontörü bittiği için bir arkadaşının kartıyla aramış yani kısa konuştuk ama akşam kart alıp tekrar arayacağını söyledi. Kısacık bile olsa hatta bir saniye bile olsa onun sesini duymak bana ilaç gibi geliyor, zaten iş yerindeki herkes anlıyor otuz iki dişimi birden görünce. Sanki dünyalar benim oluyor, tarifi olmayan bir duygu hissediyorum. Kalbim yerinden fırlayacakmış gibi geliyor, ateş basıyor. İlk aşık olduğum günler ne hissediyorsam hala aynılarını hatta çok daha yoğunlarını hissediyorum ve biliyorum ki bundan kırk yıl sonra da bu böyle olacak. Dün akşam yine mektup yazamadım ama bu sefer önceden tahmin etmiştim yazamayacağımı. Ablamlardaydım ve erkenden yine uyumuşum. Umarım akşam canım sevgilim arayabilir ve ben yine havalarda uçabilirim. Aşkımı çok ama çok ama çok seviyorum ve onu deli gibi özledim, 17 gün sonrayı düşündükçe içim pırpır ediyor...

Pazartesi, Ağustos 22, 2005

18 Gün


Aşkımı görmeme sadece 18 gün kaldı, umarım bu 18 gün geçen 10 gün kadar zor olmaz. Dün Reyhan Teyzeyle konuştuk ona da çok zor geçiyormuş, sanki günler geçmiyor dedi, bana da öyle geliyor...
Haftasonu kuzen Nevra'yla beraberdik, ben sürekli Hüseyin'den bahsedip kızın kafasını şişirdim. Tamam zaten her zaman canım sevgilimden bahsediyorum ama bu haftasonu abarttım olayı. Alakasız konuları direk Hüseyin'e bağlayıp, konuyu bir şekilde ona getirdim. Allah'tan kuzen hiç sesini çıkarmadı, başkası olsa yeter der, isyan ederdi ama saolsun yapmadı.
Bu akşam Pelin'ler de kalacağım, zaten bütün haftasonu sevgilime mektup yazamadım, bu akşamda yazamam herhalde. Umarım bir ara bulurum da yazarım birşeyler, gerçi yazıyorumda gönderebiliyor muyum hayır tabiki :( Bir tek adresi değil arayabileceğim telefonu bile yok. Cumartesi sabah 8.08 de aradı 2.06 dakika konuştuk, rüyasında beni görmüş ve iştimadan(doğrumu yazdım onu bile bilmiyorum) sonra aradı, sesi acayip tatlı geliyordu.
Uff çok özledim çok...
Bu arada büyükbabası Gelibolu'ya gitmiş, umarım görmesine izin verirler. Hep Hüseyin'i askere o teslim etmek istemiş, şimdi edemeyince dayanamamış atlamış gitmiş.
Bugünlük bu kadar yazıyorum, sonra yine yazacağım.
Aşkım, bitanem, canımın içi seni acayip çok özledim ve çoookkk seviyorum...

Cuma, Ağustos 19, 2005

Bu Nasıl Bir Hafta?


Canım sevgilim askere gideli tam bir hafta oldu ama bana sanki bir yıl gibi geldi, bu nasıl bir hafta anlamadım. Saat sanki bir ileri iki geri gidiyor gibi... Hatta bu sabah anneme "daha sadece 1 hafta oldu" dedim, o da "o kadar az mı oldu, bana da daha uzun gibi gelmişti ama sen bir de onu düşün, kimbilir ona ne kadar uzun gelmiştir" dedi. Haklı tabi annem, kimbilir aşkıma ne kadar uzun gelmiştir bu süre :(
Dün ne yaptım hemen kısaca onu anlatıyım, Faruk Abiyle beraber Kadıköy'de yemek, bir kafe ve sohbet. Her zaman ki gibi keyifliydi, keşke aşkım da yanımızda olsaydı diye aklımdan çok geçirdim ama bir yandan da aslında yanımızdaymış gibi hissettim. Bu gerçekten çok değişik bir durum, anlatılabilecek bir şey değil zannedersem, hem hep benimle hem de onu acayip özlüyorum keşke yanımda olsa diyorum (bu nasıl bir durum bende pek çözemiyorum).
Onun dışında dün eve geldim ve tabi ki yine salonda mayıştım ve yine sevgilime mektup yazamadım ama bugün öğlen arasında yazacağım.
Bu akşam da iş çıkışında, kuzenim Nevra'ya gideceğim için yanıma bütün resimlerini, bütün mektuplarını ve ajandamı aldım. Ajandamı da aldım çünkü geçenlerde, Hüseyin'in bana şuana kadar gönderdiği tüm cep telefonu mesajlarını
ajandamın arkasına yazmıştım (epeyi fazlalar). Sürekli onları okuyorum, o kadar güzeller ki, okudukça acayip kötü oluyorum ama cep telefonundan okumaktansa kağıttan okumak daha zevkli oluyor (hepsi bir arada). O kadar duygusal, o kadar içten, o kadar sıcak mesajlar ki eminim kim okursa ağlar :(
Neyse ben yine kötü olmadan burda bitiriyorum, pazartesiye kadar bir şey yazamayacağım, pazartesi görüşmek üzere....

Aşkım, bitanem, canımın içi, umarım orda çok rahatsındır, çok mutlusundur ve umarım gerçekten tatil gibi oluyordur sana. Keşke bugün arasan da güzel sesini bir duyabilsem.

Seni çok ama çok seviyorum :)

Perşembe, Ağustos 18, 2005

22 Gün


Canım sevgilim bugün seni görmeyeli tam bir hafta oldu. Ne güzeldi geçen hafta, ben iş çıkışında ofise gelmiştim, senin yanına. Saçlarının kısacık halini ilk geçen perşembe 19.30 civarlarında görmüştüm, acayip şeker olmuştun. Hem afacan çocuklar gibiydin hem de acayip yakışıklı olmuştun (zaten her zaman hem çok yakışıklı hem de çok sevimlidir benim sevgilim :) ) Dün akşam sana mektup yazabildim, yanlız mektuplarda şöyle bir problem olmaya başladı. İlk günler sadece günlük gibi yazıyordum, yaptığım herşeyi anlatıyordum. Sırf sen okurken kötü olma diye ama gün geçtikçe seni ne kadar özlediğimden, seni ne kadar sevdiğimden,.... bahseder oldum. Bu durum hiç iyi değil, 22 günün sonunda herhalde mektuplar gözyaşlarımdan buruş buruş olacak, bu da senin açından hiç iyi olmaz. Biraz toparlamam lazım kendimi... Bu arada mektupları zannedersem sana posta ile gönderemeyeceğim çünkü bana adresini hala vermedin (hala sende bilmiyorsun). Olsun problem değil, en kötü ihtimalle 22 gün sonra görüştüğümüz zaman veririm, ben gittikten sonra da okursun. Hele bir 9 Eylül olsun da gerisi kolay.
Bu blogu okuyan herkes benim seni bu kadar sevdiğime inanamıyorlar ve beni çok duygusal buluyorlar ama ben duygusal değilimdir. Sadece seni çok sevdiğimden yazıyorum bunları. Hatta bir arkadaşım blog sayesinde çok duygulandığını söyledi. Böyle yorumlar aldıkça mutlu oluyorum ama asıl önemlisi senin beğenmen, umarım sende seversin blogunu.
Bugünlük de bu kadar, seni çok seviyorum bitanem... Çalışıyor olmasam akşama kadar sana bir şeyler yazardım ama yazamıyorum. Yazarken sanki yanımdaymışsın gibi hissediyorum, sanki hiç uzakta değilmişsin gibi.
Bu arada az daha unutuyordum, dün gece anneannem aradı ve hemen anneme seni sordu, ne zaman geliyorsun, rahat mısın, Gelibolu uzak mı cinsinden bir sürü soru. Bende o esnada annemin yanındaydım ve merak etmesin ona da resim gönderirim dedim. Çok alem benim anneannem, seni sevdi galiba. Zaten o çoktan verdi beni sana :))
Bu sefer gerçekten bitiriyorum yazmayı, kendine iyi bak canımın içi

Çarşamba, Ağustos 17, 2005

Yemin Törenine 23 Gün :)


Dün Hüseyin saat 17.28'de aradı ve epeyi uzun (tam 3 dakida 3 saniye) konuştuk. Gelibolu'daki eğitim yerine yerleşmişler, orası da güzelmiş (ama diğer taraf daha güzel galiba) tam 23 gün orada eğitimde olacaklarmış. Yani bugünü saymazsak ki ben saymıyorum, tam 23 gün sonra onu görebileceğim ve o yüzden çok ama çok mutluyum. Böyle geri sayım gerçekten süper oluyor hele de saydığım rakam iki haneli olunca...
Dün gece güya ona mektup yazacaktım, yine uyumuşum. Sıcaktanmıdır nedir hiç anlamadım ama akşamları 11'de salonda sızıyorum. Ama bu akşam kesin mektup yazacağım ve üç günümü yazacağım ona.
Hergün aynı şeyleri yazıyor olmaktan sıkabilirim ama hergün Hüseyin'i daha da çok özlüyorsam, onu her geçen gün daha da çok seviyorsam ben ne yapabilirim ki, o benim herşeyim...
Şu önümüzdeki 23 gün nasıl geçecek bilmiyorum ama 3 hafta 2 gün nedir ki göz açıp kapayana kadar geçer (umarım) diye avutuyorum kendimi.
Şimdilik bu kadar yazıyorum, işler güçler beni bekler...
Not: Yanımızdaki ufaklık Koray (tanımayanlar için). Yani şeker kuzenim Esra ve manevi abim Özgür'ün dünya tatlısı 2 yaşındaki oğulları. Bu arada ben Koray'ın halası oluyorum ve üçünü de çok seviyorum...Şimdi böyle yazınca sevgilimi unutmayayım,
Aşkım sana olan sevgim bambaşka, sen benim biricik aşkımsın.


Salı, Ağustos 16, 2005

Takvimimiz


Pt S Ç P C Ct Pz

Pt S Ç P C Ct Pz

M T W TH F ST S

M T W TH F ST S
Ağustos 1 2 3 4 5 6 7
Kasım
1 2 3 4 5 6
8 9 10 11 12 13 14
7 8 9 10 11 12 13
15 16 17 18 19 20 21
14 15 16 17 18 19 20
22 23 24 25 26 27 28
21 22 23 24 25 26 27
29 30 31




28 29 30




















Eylül


1 2 3 4
Aralık


1 2 3 4
5 6 7 8 9 10 11
5 6 7 8 9 10 11
12 13 14 15 16 17 18
12 13 14 15 16 17 18
19 20 21 22 23 24 25
19 20 21 22 23 24 25
26 27 28 29 30


26 27 28 29 30 31

















Ekim




1 2
Ocak





1
3 4 5 6 7 8 9
2 3 4 5 6 7 8
10 11 12 13 14 15 16
9 10 11 12 13 14 15
17 18 19 20 21 22 23
16 17 18 19 20 21 22
24 25 26 27 28 29 30
23 24 25 26 27 28 29
31






30 31




Şafak 169


Böyle geri sayım hiç fena olmuyor, insan biraz daha iyi hissediyor kendini. Dün gece işten eve geldiğimde o kadar yorgundum ki, salonda televizyon karşısında sızmışım ve maalesef sevgilime mektup yazamadım :(
O yüzden bugün ki mektubumda hem dünü hem de bugünü yazacağım ve çok uzun yazacağım. Sabahtan beri işlerimin dışında bloguma resimleri daha güzel koyabileyim diye hello+picasa2 de denemeler yapıyorum ama bir türlü tam istediğim gibi olmuyor. Bir tanesini nostaljik olsun diye siyah beyaz yaptım fena da olmadı ama yine de daha güzel şeyler yapmak istiyorum.
Hüseyin gelince bunları görünce, onu ne kadar düşündüğümü ve onun için ne kadar zaman harcadığımı görürse onu cidden çok ama çok SEVDİĞİMİ daha da iyi anlar. Gerçi bunu zaten çok ama çok iyi biliyor. Çünkü o benim eksik olan yarım, ruh ikizim,... (kim nasıl adlandırmak isterse öyle) kısacası o benim herşeyim.
Bu arada acemiliğinin bitmesine 24 gün kaldı (toplam 28'den hesaplarsak), yani yemin töreni için yanına gideceğim için onu görmeme en fazla 3,5 hafta var. Bu o kadar da sevindirici bir haber değil aslında(3,5 hafta çok uzun zaman :( ) ama 6 ay hiç görememekten çok daha iyidir.
Neyse bu günlük bu kadar yeter yoksa ben kötü olacağım...
Hüseyin'i çok ama çok özledim ve onu acayip fazla seviyorum... :)

Pazartesi, Ağustos 15, 2005

Şafak 170


Bugün pazartesi ve eğer 6 ay olan bu askerlik 184 gün olarak hesaplanıyorsa ki ben o şekil hesaplayacağım (fazla fazla hesaplayayım da sonra sevinirim erken gelince), şafak 170 oluyor. Ama yok toplam zaten 180 ise o zaman 166 oluyor.
Neyse haftasonum nasıl geçti kısaca yazayım;
Gün içinde başka şeyler yaptığım için o kadar anlamıyorum ama akşamları gerçekten çok kötü oluyor. Daha gideli bir hafta bile olmadı ama ben her akşam ağlıyorum. İşin garip tarafı etrafımdakilere bunu hiç farkettirmemiş olmam. Onlar benim gayet iyi olduğumu zannediyorlar ama öyle değil tabiki. Her gece Hüseyin'e mektup yazıyorum. Mektuplarımda gün içerisinde neler yaptığımdan bahsediyorum. Buraya yazdıklarımı oraya yazmayacağım tabiki (onu üzmek istemiyorum). Hiç bir duygumdan bahsetmiyorum.
Halbuki onu o kadar çok özledim, o kadar kötü durumdayım ki anlatamam. Sürekli ondan bahsediyorum, sürekli mesajlarını okuyorum, sürekli resimlerine bakıyorum, öpüyorum ve tabiki ağlıyorum...
Ama onun bunlardan haberi yok, sadece onu ne kadar çok özlediğimi yazıyorum.
Cuma akşam 21.30 da aradı, gittiğini haber vermek için. Dünde aradı ve beni çok özlediğini söyledi, bende ona onu çok ama çok özlediğimi ve çok sevdiğimi söyledim. Sesini duyduğumda o kadar mutlu oluyorum ki anlatamam.
Keşke hep duyabilsem sesini...
Bugünlük bu kadar yazıyorum, belki sonra yine yazabilirim

Cumartesi, Ağustos 13, 2005

Canımdan Çok Sevdiğim Sevgilim Asker


Hüseyin asker...
Onsuz ne yaparım ne ederim bilmiyorum ama gerçekten kötü günler geçireceğimi çok iyi biliyorum. Bu blog sayesinde o geldiği zaman buradan herşeyi okuyacak ve sanki hiç ayrılmamışız gibi olacak.
Bu sabah 9.30 da otobüse bindi ve Çanakkale'ye (Gelibolu) gitti. Allah'tan 6 ay, yani öyle çok sıkıntı çekmeyeceğiz.
Dün onu en son saat 22.00 de gördüm. Ayrılırken sanki hiç zor olmayacakmış, şu 6 ayı çok kolay atlatacakmışız gibi düşündüm ama zannedersem hiç öyle olmayacak. Saatler ilerledikçe beynime doynk etmeye başladı ve onsuz ne yapacağımı hiç bilmiyorum.
İlişkimiz başlayalı tam 7 ay, 4 gün oldu (08.01.2005) ama her günümüzü beraber geçirdiğimiz için neredeyse birbirimizi görmeden bir gün bile geçirmediğimiz için bu 6 ay hatta 5,5 ay çok zor olacak çokkkk....
Şimdilik bu kadar yazıyorum sonra yine yazacağım, ben hergün burda olacağım, herkesi beklerim.